Bazen adavet, şiddeti muhabbetten gelir. Biz de Badıllı
ağabeyi candan seviyoruz. Yaptığı hizmetleri can u gönülden taktir ediyoruz.
Allah uzun ömürler versin.
İnşallah haddimizi aştığımızı düşünüp bize beddua etmez.
Çünkü o tam bir nur talebesi, Fetullah Hoca gibi yarım değil…
Aldığım duyumlara göre, Risale-i Nur ile alakalı bir sır
gibi saklı kalan ve bir çok sorunun cevabı olan ellerindeki BELGELERİ Ahmet AKGÜNDÜZ’e verecekmiş. İnşallah öyle
bir şey yoktur.
Ahmet Bey’in, geçen günlerdeki tartışmalarda ne kadar samimi
olduğunu hep beraber gördük.Eğer o belgeler verildikten sonra üzerinde yapılacak en ufak bir tahrifatla ümmet yanlışlara düşerse bunun vebali çok büyük olacaktır.
Bir Hikayecik: “Bir gün İmam-ı Azam, çamura düşmüş bir çocuğu kaldırırken,
çocuk müthiş bir söz söyler: Ey imam! ben düşmüşüm ne yazar, amma sen düşersen
ümmet düşer.”
Evet imtihan son nefese kadar devam ediyor.
Gördüğüm kadarıyla Allah, samimi sadık Nur Talebelerini
huzuruna almadan hastalandırıyor, ta ki işlediği ufak tefek günahları varsa
onları da affetsin, temiz olarak huzuruna alsın. Sahabeler için olan
“mağfireten ve ecren azima” ayetini hatırlayalım.
Temennimiz odur ki, Ağabey’imiz yıllarca ettiği samimane
hizmetlerinden dolayı elde ettiği sevapları böyle bir yanlış yaparak HEDER
ETMEZ…
Tavsiyem odur ki;
belgeleri kimselere vermesin ancak, O BELGELERİ İNTERNET ORTAMINDA NEŞRETSİN. BÖYLECE KİMSE ÜZERİNDE
OYNAYAMAZ.
Yok eğer o bilgiler ve belgeler benimle beraber mezara
gidecek derse, o zaman Allah’a vereceği hesabı düşünsün. İnsanlar ne kadar Ehl-i
hizmet olursa olsun bazen gaflete düşme ihtimali vardır. İşte o zaman uyarmak
vazifemizdir.
Badıllı Abi bunları yazdım diye öfkelenirse enaniyet devreye
girmiş demektir. Enaniyet ise ehl-i ahiret için ciddi zarardır.
Bir iki kelam ettik, haddimizi aştık isek affola…
08.01.2014
Qereqoçani
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder