Pages

Qereqoçani

Qereqoçani
Qereqoçani

SAİD NURSİ'NİN ESKİ ESERLERİNE FARKLI BİR BAKIŞ VE MEDRESETÜZZEHRA PROJESİ(2)

6 Ocak 2014 Pazartesi

ESKİ SAİD’İN
ESKİMEZ ESERLERİNİ MUTLAKA OKUMAK.
(2)
Dağ meyvesi acı da olsa devadır….

Eski Said’in eserleri; “ Nutuk, Rumuz, Muhakemat, Hutbe-i  Şamiye, Münazarat, Divan ı Harbi Örfi, Devaü’ül Ye’s, Hutuvat ı Sitte, Hakikat çekirdekleri, Sünuhat, İşarat, Tuluat, Şuaat, Lemaat, Makaleler, Nokta, Mesnevi-i Nuriye, İşarat-ül İ’caz, Kızıl İcaz, Taallikat gibi eserlerdir. Ancak şuan okunanlar başka bir deyişle okunmasına müsaade edilenler; Mesnevi, Hutbe i Şamiye, İşarat ül İ’caz,(münafıklar risalesi konulmamış şekliyle) Münazarat kısmen, Divanı Harbi Örf-i kırpılarak, bazıları da hiç okunmamaktadır. Niçin okunmuyor diye sormazlar mı?  Adama…!                                                                                                                            

Bir yayınevinin Risale-i Nur külliyatı alana “Eski Eserler” kitabını hediye ediyoruz kampanyası beni sevindirmişti. İçeriğine baktım sevincim kursağımda kaldı…Zülfiyare dokunan, Kemale, sisteme, rejime,zorbalara dokunan  eserler ve parçalar, pasajlar  alınmamış.

 Münazarat’ı şerh eden bir yazarın, “dine zarar olmasın, ne olursa olsun” sualinden başlaması(bu da bir gelişmedir, en azından “Devlete zarar olmasın ne olursa olsun” denmemiş) bizi şöyle bir düşünceye sevk ediyor; yayınladığınız zaten bir iki parça eserdir onu da yüzünüze gözünüze bulaştırdınız.
  Bazı Nur Cemaatine mensup profesörlerin, bundan  yirmi yıl önce Kürtlerde zihinsel bölünme fikirlerinin  güçlendiği bir dönemde; “Bediüzzaman’ın doğu meselerine çözümleri” diye kitap basmaları ve bir dindar gazetede yazı dizilerine başlamaları onların samimi olmadıklarının açık bir delilidir.                                                                       

Bugüne kadar neredeydiniz? demezler mi adama…. Sizin üstad dediğiniz Said Nursi demiyor mu? “vatan için, millet için, devlet için fert feda edilmez, edilirse zulüm olur”. Bütün ülkeler bu zalim kaideyi kullanarak nice masum insanların canına kıymışlar ve nice ocaklar yakmışlar ve vatan için yaptık diyerek kendilerini kurtarmışlar, bari biz Müslümanlar yapmayalım.  Padişah Abdulhamit’in dinin muhafazası için devleti güçlendirelim anlayışı dini kuralları devletin bekası için kullanmağa kapı açacağından doğru değildir. Sultan Fatih’in devletin bekası için  dört yaşındaki kardeşi şehzade Ahmed’i öldürtmesi ve kanunname çıkarması ve çoğu Müslümanların bunu doğru kabul etmeleri hatta Şeyh Said katliamında, Dersim, Zilan katliamlarında, devletin yanında yer almaları devletlerini savunmaları zulme rızadır. Zulme rıza zulümdür ahiretini mahfetmektir. Ermenilere yapılan zulümlere, Sivas’ta Alevilere yapılan zulümlere  ve daha nice zulümlere  ses çıkarmamaları  büyük bir vebaldir.
  İşte Eski Said’i okumamanın sonucu….                                                                                                                                       Yoksa siz, ayeti kerimenin değimiyle “Dinin bir kısmını kabul bir  kısmını ret mi? Ediyorsunuz.”  Yani ey nurcular! sizler Said Nursinin bir kısmını kabul bir kısmını ret mi? Ediyorsunuz” din sadece iman değil ki, dinin sosyal ve siyasal yönleri de vardır ve itikadımızın ve istikametimizin doğru olması açısından bu eserler mutlaka okunmalıdır.                       

Yani biz nurcular iman derslerimizi Üstadımızdan alıyorsak, içtimai ve siyasi derslerimizi de Üstadımızdan almalıyız. Aksi takdirde içtimai derslerimizi Süleyman Demirel’den, günlük gazetelerden, televizyonlardan, biraz dindar fakat makama düşkün siyasetçilerden, piyasadaki seviyesiz konuşmalardan alacağız. Bu da bizi bir takım fikri saplantılara ve sapmalara ve muhafazasını çok istediğimiz imanımızın sarsılmasına ve zayıflamasına neden olacaktır.
           
Said Nursi hazretlerinin  büyük bir halk kitlesi arkasında olduğu halde Beyazıt’ tan Sultan Ahmed’e kadar “zalimler için yaşasın cehennem” diyerek yürümesini, meydanlarda kalabalık kitlelere haykırdığı nutukları bile eleştiren ve “Müslüman dediğin sokaklarda nara atarak yürür mü? Anlayışında olan ehlileştirilmiş bir sürü Müslüman vardır. Güya Bediüzzaman haşa medeniyetsizdir(!), onun bu yönünü almak zorunda değiliz. Müspet hareket böylemi anlaşılmalıydı. Müspet hareket, fiili silahi hareketten uzak durmak, ancak sivil toplum örgütleri vasıtasıyle sesini duyurmaktan, protestolardan, yazmaktan, çizmekten uzak durmamak demektir.

Emekli bazı generallerin, araştırmacıların ve hocaların; “biz, Kürt dilini, geleneklerini yasaklamakla yanlış yaptık” demeleri ve doğuya gönderilecek memurların Kürtçe’yi bilmeleri gerektiği, vesaire…. Vesaire……
deyip günah çıkarıyorlar. Günaydın……!

Eski Said yaklaşık yüz yıl önce bu hakikatleri devrin idarecilerine söylemiş ve kitaplarında neşretmiş. Lütfen yüzyıl kelimesini  okuyup geçmeyelim, üzerinde biraz düşünelim… Demek eserlerini okumadığımız Said Nursi, milletin fikir seviyesinin yüzyıl ilerisinde…   Böyle bir adamın eserleri okunmaz mı?

Ben, Türkiye’deki cemaatlerin yüzde doksanının –Nurcular dahil- sağcı bir kafayla düşündüklerine inanıyorum.
Milli ve sağcı bir kafaya sahip olanlar namaz kılsalar dahi kolay kolay cennete giremezler, çünkü şirk işlemektedirler. “Qed eflehe men zekkeha” ayetine göre kendimizi temizlemeliyiz.
Sağcı kafalılıktan kendini kurtarmanın  yolu Eski Said’in eserlerini okumaktan geçer.

Yine eski Said den bir mesele daha… Said Nursi Hazretlerinin, “Maarif ve İttihad-ı Ekrad” adında bir gazeteyi çıkarmak için ilgili mercilere baş vurmuş. Neden? Kürtlerin birliği ile alakalı bir gazete çıkarmak istemiş. Tabi sağcı kafalar ve Nurcular  bu ve bunun gibi daha çok meseleleri saklamışlar, Kürtlerin yakası bir araya gelmesin ve Kürtlerde milli bilinç oluşmasın diye. Fakat Allah o Allahtır ki hakikatleri ortaya çıkarıyor. Şimdi İnternet sitelerinde dolaşıyor bu belge…daha bunun gibi nice meseleler…
Müslüman kardeşlerimize ait öğrenci yurdunda sohbet dinlemeğe gitmiştik, dersi anlatan şahıs dedi ki; “Said Nursi Van’ da kurmak istediği üniversitede üç dilden eğitim vermek istiyordu. Arabi farz, Türkçe vacip, Fars’ça caiz diyordu.”  Ben dedim; “Said Nursi hazretleri öyle demiyor.” İçtima i Dersler kitabının 141. Sahifesine bakmasını söyledim.
İşte Medresetüzzehra projesinin Nur Camiası tarafından sanki klasik bir İmam-Hatip lisesi gibi algılanması, Eski Said’in eserlerinin okunmamasından kaynaklanmaktadır.

Burada değineceğim önemli husus şudur: Eğer  ben okumamış olsaydım aldanacaktım.
Sizlerinde aldanmaması için mutlaka okumalısınız.
Hakkı batıldan, iman mesleğini nifak mesleğinden tefrik, ancak ilim ve nazar ile olur.      

Üstad Arabi vacip derken vatandaş farz yaptı, Türkçe’ye lazım derken o vacip yaptı, Kürtçe’ye  caiz derken o Farsça dedi. Sanki kürt ve kürtçe demek harammış gibi hiç değinmedi. Said Nursi Kürtçe derken sen neden? Farsça diyorsun, sorusuna karşılık, zaten Kürtçe; Arapça, Farsça ve Türkçe’den müteşekkil bir dildir dedi. Ben dedim; Said Nursi hazretleri senden daha iyi bilir, lütfen onu insanlara doğru tanıtınız. Kaldıki, bu fıkhi bir mesele değil, Arapça, ilim dili ve  alemi islamın dili ve  iletişim için çok önemli olmasından vacip demiş, Türkçe, resmi dil olmasından lazım ve Kürtçe dili ise  yöre insanının dili olmasından   caiz denilmiş.
Daha bunun gibi yüzlerce mesele Eski Saidi’in eserlerinde yer almaktadır. Mesela “Ermeniler Kaymakam olabilir mi, Gayri müslümlerle nasıl eşit olabiliriz, müsbet milliyetçilik Kuranda var mıdır, kürt dilinin dilbilgisi kurallarına göre yazılması gerekir mi, Alem-i İslamın bu cigersuz duruma düşmesinin  nedenleri, Padişah Abdulhamit’e haydut demiş midir? Gibi daha nice meseleler…  
Unutmayınız ki artık milleti aldatamazsınız. Çünkü bu millet artık okuyor, millet uyanmış muğalata ve cerbeze ile iğfal olunsa da devam etmeyecektir. Hakikat telakki edilen hayalin ömrü kısadır. Feveranı efkarı umumi ile o tesvilat ve muğalatat dağıtılacak hakikat meydana çıkacaktır.(****)
             
Sunuhat adlı eserinde; “hacc’ın ve ondaki hikmetin ihmali musibeti değil gadap ve kahrı celbetti. Cezasıda keffaretü’z zünüp değil kessaretü’z zünüp oldu.
Üstad namaz oruç zekat ihmalleri için keffaretü’z zünüp(günahların silinmesine) derken niçin?  hacc için kessaretü’z zünüp(günahların daha da çoğalmasına neden oldu) diyor.    

Evet  hacc’ın siyasal hikmetlerinden birisini ben söyleyeyim. Hacc büyük bir kongredir. Alem-i İslamın her tarafından gelen müslümanların bir araya gelip dertlerini anlatacakları,çözüm üretecekleri bir kongre…. Yapılıyor mu? Hayır. Öyle olunca da; “ işte Hind, düşman zannederek pederini öldürmüş, başında oturmuş ağlıyor. İşte Tatar, Kafkas, öldürülmesine yardım ettiği şahıs, biçare valideleri olduğunu, “ Ba’de harabi’l Basra anlıyor.” İşte Arap….. , İşte Afrika…… İşte Alem-i  İslam……. İşte… işte… işte….(Tamamı İ.Dersler 269,270)
Şimdi anlaşıldı mı? Eski Said’i niçin okuduğumuz…. Bu tür felaketlerin başımıza gelmemesi için Müslümanların  bu eserleri mutlaka okumaları gerekir. Şunun da bilinmesinde fayda var, topluma müteallik bir sünnet bazen şahsi farzlardan daha ehemmiyetli olabilir. (Lem’alar)   

Önemli Not: Eski Said’in eserlerini elbetteki okuyacağız, ancak yeni Said’in eserlerini daha çok okuyacağız. Çünkü Kur’anın en çok bahsettiği iman hakikatlerinin bahsi, yeni Said’in eserlerinde tafsilatlı şekilde geçmektedir. Fakat toplumsal meselelerin içinde de iman meselelerinin geçtiği unutulmamalıdır. Toplumsal ve siyasal meseleler cezp edici olduğu için, imana dair meselelerin incelenmesi gölgede kalabilir, az okunabilir  tehlikesini düşünerek öyle hareket etmemiz  gerekir.
            Ne kadar iman o kadar İslam.  
           
                                                                                                             
                                                                                                   SUADÊ QEREQOÇANİ
                                                                                                                 


 *        Müdafalar (s. 10)
 **       Emirdağ L.(ıı) sahife 361
***      Yeni Asya yayınları Tarihçe-i Hayat(s. 66), Zehra Neşriyat(77),
        Sözler Neşriyat(72),Envar Neşriyat(76), Şahdamar Yayınları(73).    
                                                                                                               
****     (***) paragrafın devamıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Risale Haber

Most Reading

Tags

Sidebar One